186) KANLI ÇINAR (VAKVAK AĞACI)

Yayin Tarihi 14 Nisan, 2008 
Kategori TÜRK DÜNYASI

KANLI ÇINAR

(VAKVAK AĞACI)


 image00217.jpg

Sultanahmet At meydanında hemen Alman çeşmesi yanındaki bu çınara,  Osmanlı tarihinde kanlı olaylara sahne olduğu için “Kanlı Çınar” denmektedir. Öldürülmüş kişiler bu çınara asılmıştır.

KANLI ÇINARIN ÜÇ OLAYI

1) Bu çınarın isminin ilk kez Sultan İbrahim’in tahttan indirildiği günlerde geçtiğini görüyoruz. Sultan İbrahim’in tahttan indirmek için ayaklananlar önce Sadrazam Ahmed Paşa’yı yakalamış ve asileri destekleyen Vezir Sofu Mehmet Paşa’ya teslim etmişlerdir. Kurnaz ve işini bilen bir vezir olan Mehmet Paşa önce Onu Şehzadebaşı’ndaki konağında ağırlamış, sonra da şeyhülislamdan idamı için fetva almıştır. Öte yanda Ahmed Paşa malını mülkünü Mehmed Paşa’ya bırakarak canını kurtardığını sandığı anda birden karşısında devrin ünlü celladı Kara Ali’yi görünce her şeyin bittiğini anlamıştı. Kara Ali ve diğer cellatlar onu sürükleyerek konağın bodrumuna indirip kementle boğmuşlardır. Bunun ardından sadrazamın cesedi bir ata bağlanarak sürüklene sürüklene Sultanahmet’teki bu çınarın altına bırakılmıştır.

Bu arada yeniçeri kılığına giren bir câni, insan yağı romatizmaya iyi gelir diyerek sadrazamın şişman vücudunu parça parça doğrayarak isteyene vermeye başlamıştır. Bu acı olay üzerine bu çınara “Kanlı çınar” sadrazama da bin parça anlamında “Hazerpare Ahmet Paşa” ismi yakıştırılmıştır.

2) l656 yılında başta, IV. Mehmet vardı. Hükümdar, devlet işlerini kendi başına yürütemeyecek kadar küçük yaştaydı. Osmanlı devlet hazinesi bozulduğu zaman yeniçerilere düşük ayarlı akçe ile maaş verilirdi. ‘Züyuf’ ya da ‘kızıl akçe’ denen parayı esnaf almak istemiyordu. Yeniçeriler kaba kuvvetle bu akçeleri günlük harcamalarında kullanabiliyorlardı. Bu yüzden İstanbul’da her gün yüzlerce olay meydana geliyordu.
Girit Savaşı da devam ediyordu. Girit’ten gelen bazı yeniçeriler aylardır maaş alamadıklarını söyleyerek huzursuzluklarını belirttiler. İstanbul’da olan ve züyuf akçe aldıkları için zaten dertli olan yeniçeriler de Girit’ten gelenlere destek verdi. Durumdan hoşnut olmayanlar önce Etmeydanı’nda, daha sonra da Sultanahmet Meydanı’nda toplandılar. 4 Mart günü şikâyetlerini padişaha bildirdiler. Padişahla görüşmek için ‘Ayak Divanı’ istediler. Saraydaki olağan divan toplantılarından ayrı olarak olağanüstü durumlarda, padişah başkanlığında acilen toplanan divana ‘Ayak Divanı’ denir… Padişah, Yeniçeri Ağası’nı ve yeniçeri erkanından bazılarını azletti.
Girit’ten gelenler savaş sırasında taşları yastık, toprağı da yatak yaptıklarını bağıra bağıra söylediler. Bazı görevlilerin kurban edilmesinin isyancıları yatıştırmadığını gören hükümdar Ayak Divanı’nı toplamaya karar verdi. Alay Köşkü önünde toplanan yeniçeriler, ‘bu duruma sebep oldukları’ gerekçesiyle otuz kişinin listesini padişaha verdi. Padişah kendisine adı verilenlerin mallarına el koyacağını ve onları sürgüne göndereceğini söyledi. İsyancılar, adlarını verdikleri kişilerin öldürülmesini istediler.
Öldürülenler sürüklenerek Sultanahmet Meydanı’na getirildi. İsyancılar istedi diye öldürülen devlet görevlilerinin cesetleri, şimdi Sultanahmet Meydanı’nda bulunan ulu çınar ağacına asıldı. Bu nedenle günlerce süren ayaklanma tarihte ‘Çınar Olayı’ olarak anılır. Sultanahmet Meydanı’ndaki bu çınar da ‘kanlı çınar’ olarak anılır.

Buradaki başlar günlerce asılı kalmış, rüzgarla sallanmış ve halk bu görünümü dehşet içerisinde seyretmiştir.
Doğu mitolojisinde meyvesi insan olan bir ağaç varmış. Bu ağaca ‘Vakvak ağacı’ denirmiş. Meyvesi insan olan bu ağacı hatırlattığı için Çınar Olayı’na ‘Vaka-i Vakvakiye’ de denilmektedir.İstanbullu bir şair de bu olay üzerine bir şiir yazmıştır.

Gûşu merihe erüp tantana-i cahü celâl
Lerzenâk etti bu kavga gühu âfâkı
Oldu mahmur nice mest müdamı devlet
Câmı ikbale ne tarh etti bilinmez Sâki
Bağbanı felek gine güzârı seyret
At Meydanına dikti secere-i vakvakı.

3) Sultanahmet Meydanı’ndaki bu çınarın yazgısı bununla sona ermemiş, 1826 yılında son yeniçeri isyanı bastırıp, ocak dağıtıldığı zaman Sultanahmet Camisine gizlenen son yeniçeriler de boğdurulup cesetleri yine bu çınarın dallarına asılmıştır.
Secerei Vakvak’ın öyküsünü hazırlayıp, şiire çeviren İzzet Molla da şu dizeleri yazmıştır: 

Bir zaman ehli fitne camii Hanı Ahmedde
Bigünah asmış iken kullarını Hallâkim
Şimdi erbabı Şekanın dökülüp kelleleri
Meyve vaktine yetiştik, secerei vakvakın.

HAZIRLAYAN: YILMAZ KARAHAN 

KAYNAK :

Kent Haber (İstanbul’un tarihi ağaçları)

Gazete İstanbul


 

Paylaş:

Yorumlar

“186) KANLI ÇINAR (VAKVAK AĞACI)” yazisina 7 Yorum yapilmis

  1. FikirYolu.com » Blog Arşivi » KANLI ÇINAR ( VAKVAK AĞACI ) yorum tarihi 14 Nisan, 2008 02:46
  2. oruç yıldırım yorum tarihi 14 Nisan, 2008 02:46

    İbretlik bir yazı.
    Ellerinize sağlık.
    Teşekkürler.
    Saygılarımla.

  3. Gökhan BOZKURT yorum tarihi 15 Nisan, 2008 14:35

    4 Mart 1656 günü başlayan ve 5 gün süren ayaklanmadan sonra ‘Çınar Ağaca’na asılanlarla ilgili ufak bir yazı yazmak istedim:

    “…İsyan eden Yeniçeri asker temsilcilerinden Mehter Hasan Ağa, Şamlı Mehmet Ağa ve Karakaş Mehmet’in başında bulunduğu grup da ayak divanının yapıldığı Alay Köşkü’ne gelerek; Saray Ağalarıyla, Hükümet erkanından 30 kadar kişinin katlini, kulun istediğini padişah 4. Mahmet’e arz etmiştir. Bostancıbaşı Hasan Ağa’nın öldürttüğü dârüssaade ağası Behram Ağa’nın, Kaptanağası Bosnalı Ahmet Ağa’nın ve Ramo İbrahim’in cesetleri isyancılar tarafından At Meydanı’ndaki çınar ağacına asıldı. Beş gün süren ayaklanmada idamı istenilenler tek tek yakalanarak öldürüldü ve cesetleri ayaklananlara teslim edildi. Netice de kul, bu istenilen kişileri almış ve Sultanahmet Meydanındaki çınar ağacının dallarına bunların başları asmışlardır…”

  4. fadime koçak yorum tarihi 16 Aralık, 2008 23:13

    çok ilginç bir vaka yaa

  5. Turan UÇAR yorum tarihi 8 Mayıs, 2010 00:11

    Gûşu merihe erüp tantana-i cahü celâl
    Lerzenâk etti bu kavga gühu âfâkı
    Oldu mahmur nice mest müdamı devlet
    Câmı ikbale ne tarh etti bilinmez Sâki
    Bağbanı felek gine güzârı seyret
    At Meydanına dikti secere-i vakvakı.

  6. haci yorum tarihi 7 Ocak, 2011 21:03

    helal olsun bu yenicerilere her naneyi yemisler…

  7. İlyas Kulaş yorum tarihi 10 Haziran, 2020 02:20

    Sözde İstanbul da yaşıyoruz tarihi hakkında bildiğimiz çok az şey var, çok teşekkürler

Yorum yap