85) ÖN TÜRKLER VE ŞAMANLIK

Yayin Tarihi 9 Ocak, 2008 
Kategori TÜRK DÜNYASI

 

ÖN TÜRKLER VE ŞAMANLIK

Ön-Türkler yaklaşık 30-35 bin yıl önce Asya’dan yola çıkıp Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya ulaşmışlardır. Bu göçün izlerine Fransa’nın Aurignac kasabasındaki mağaralarda rastlandığından Aurignacian kültürü adı verilmiştir. Diğer bir göç dalgası ise Anadolu’dan yaklaşık 25,000 yıl önce gerçekleşmiştir. Bu ikinci göçle gelen kültüre de Gravettian kültürü denmektedir. Avrupa’ya doğru yapılmış göçler bu iki göç dalgası ile kısıtlanamaz. Ardından birçok gurup Asya’dan Avrupa’ya doğru göç etmişlerdir.

  Göçler sadece batıya değil Asya’nın hem güneyine hem de kuzey doğusuna doğru da oluştukları bilinmektedir. Türklerin kuzey doğu Asya bölgesinde, Bering boğazı üzerinden Alaska’ya geçtikleri biliniyor. Yapılan tespitlere göre kuzey batı Amerika’nın Alaska bölgesine ipek getirip kürk götüren ve “kuzey doğu ipek yolunu” oluşturmuş olan kavim adı Yueh-che (Yüce) Türk boyudur. Bu insanların kuzey Çin’den aldıkları ipekleri kürkle değiş tokuş ettiklerisaptanmıştır. ‘Yüce’ adlı kavim aslen Saka Türkü olduğundan söz edilmektedir.
  Saka adı ise AS-OK => SA-KA şekline dönüşmüştür. S ve K sessiz harfleri ile (damgaları ile) belirtilen bu insan gurupları aslen AS ve OK boyları iken sonraları bir arada SAKA adı olarak birleştirilmişlerdir. Ayrıca, Alaska adı ALA-AS-OKA kök sözcüklerinden oluştuğu ve
“yüksek As ile Ok halkına ait” anlamını içerdiği görüşündeyim.

image00164.jpg Shaman  image00217.jpg

  Ön-Türk dininin şaman dini olduğundan söz ettim. Gittikleri her bölgede bu şaman inancını yaymışlar ve değişik şekillerde uygulamışlardır. Şamanlar madden uçamasalar bile manevi uçuşu pekala yasayabiliyorlardı.

image00310.jpg
Asya Kam Kıyafeti  

  Resimde Tuva kam kıyafeti görülüyor (Kaynak: Schamanismus in Tuva, J. Van Alphen, Museum fur Volkerkunde Wien, 1998, Viyana – Avusturya)

 

image0047.jpg

Asyadan Kuş Kadın Heykelleri

  Benzeri kuş simgelerine orta Asya’da, Altin Tepe bölgesinde yaklaşık 4500 yıl eskiliği olan kilden kuş-kadın heykelcikleri (resimdekiler) bulunmuştur (Kaynak: Central Asia Palaeolithic Beginnings to the Iron Age, Philip L. Kohl, 1984, ISBN: 2-86538-071-8) Bu kuş başlı kadın bedenli heykelcikler bir yandan kamları hatırlatırken öte yandan kutsal güneşin simgesi olarak /güneş tanrıça/ inancının bir dönemlerde yaygın olduğunu akla getirmektedirler. 
  Kamların toplum içinde saygınlıkları göz önüne alındığında bir kuş gibi kollarını iki yana açmış, uçan insanı simgeleyen, T harfine benzer simgelerin pek çok kültürde beliren eski bir damga olduğu görülmektedir. Bu damganın Tengri damgasındaki orta kısmından türemiş olduğunu söyledim.
  Milattan en az 1500 – 2000 yıl önce şimdiki güney Mısırda Kuş krallığı bulunmakta idi. Nil nehrinin güney bölgelerinde, bugünkü Sudan ülkesinin hudutları içinde, Cebel Barkal baş şehir olmak üzere birçok yerleşim birimleri oluşturmuşlardı. 1916 yılında Harward’li kazı bilimci George A. Reisner, Cebel Barkal’a gelişinden önce Kuş krallığı hakkında pek az şey biliniyordu. O bölgede sekiz yıl boyunca yaptığı kazılarda beş Kuş kralının mezarı ile birlikte ileri bir Kuş medeniyetinin kalıntılarını ortaya çıkardı
(Kaynak: Kingdom of Kush, T. Kendall, National Geographic, Kasim 1990)

  Birleşik Mısır-Kuş krallığının en önemli krallarından birinin mezarına girdiklerinde Reisner ve yardımcıları şaşılacak bir at mezarlığı ile karşılaştılar. Deniz kabukları, bronz süsler ve cam incilerle donanmış ayakta durur vaziyette gömülmüş, tam yirmi dört (24) adet at iskeleti ile karşılaştılar. Atlarla birlikte gömülme geleneğini Kuş kralları orta Asya’dan getirmişlerdi.
  O devirlerde ne Mezopotamya’da ne de Afrika’da at bulunuyordu ve gelebilecekleri tek bölge Asya idi. Atların Asya kökenli hayvanlar oldukları bilinmektedir. Şu halde bir at kültürüne sahip olan ve adı da Türkçe Kuş olan bu halk Asya kökenli olmalı idi. Bilinen şu ki Kuş ulusu tarafından yetiştirilen atlar büyük ilgi görmekteydiler. Hatta uzaktaki Asurlular bile Kuş atlarının peşinde idiler. Bugün için Arap atı denilen tür Asya kökenli atlardır.
  Kuş kralları Mısırı ele geçirip ortak Kuş-Mısır krallığını kurduklarında kendi dillerini terk ettikleri ve o bölgede konuşulan dil ve yazıyı benimsedikleri bilinmektedir. Mısırda 25’inci sülale olarak bilinen Kuş kralları Ön-Türk kökenli bir dile ve dine sahiptiler. Sanıldığı gibi Afrika kökenli değildirler.

  Ön-Türkler için at kutsal bir hayvandı. At sayesinde uzak mesafelere gidebiliyorlar, savaşabiliyorlardı. Yöneticiler ile atları o derece bütünleşmişlerdi ki mezarlarına atları ile birlikte gömülüyorlardı. At sayesinde göğe de uçacakları ve Gök Tengriye ulaşacakları inancı hakimdi. İşte bu inancı diğer kültürlere de aktarmışlardır. Kuş ile atın birleşimi olan kanatlı at heykellerini pek çok kültürde rastlıyoruz. Kadim Yunan mitolojisinde Pegasus adlı kanatlı at, Etrüsk tapınaklarında görülen kanatlı atlar ve Çin mezarlarına giden yollar üzerine yerleştirilmiş olan kanatlı at heykelleri hep Ön-Türk kültüründen etkilenmiş olan simgelerdir.

Doç. Dr. Haluk BERKMEN

 

Paylaş:

Yorumlar

“85) ÖN TÜRKLER VE ŞAMANLIK” yazisina 8 Yorum yapilmis

  1. ÖN TÜRKLER VE ŞAMANLIK : FikirYolu.com yorum tarihi 9 Ocak, 2008 10:56

    […] Göçler sadece batıya deÄŸil Asya’nın hem güneyine hem de kuzey doÄŸusuna doÄŸru da oluÅŸtukları bilinmektedir. Türklerin kuzey http://www.yenidenergenekon.com/85-on-turkler-ve-samanlik/ […]

  2. vural tokmak yorum tarihi 15 Şubat, 2008 18:44

    Gerçek olan şu ki Türk’ü bu kadar kabuğuna sindiren en büyük neden bence arap ideolojisinin bir eseri olan din anlayışıdır.Bana göre tek Tanrıyı araplardan önce zaten Türkler bulmuştur,tanımıştır.Dolayısıyla islam ideolojisi incelendiğinde Tanrının yapamayacağı kadar çelişkilerle doludur.Bir anlamda Tanrı daha önce yaptığı bir şeyi bir zaman sonra yalanlama durumuna düşüyor;tabi bunu Tanrı yapamayacağına göre…. TANRI vardır ama din Tanrı’nın bir olgusu değildir.

  3. Nadide Türk yorum tarihi 18 Aralık, 2008 17:02

    Merhaba,
    bildiğim kadarıyla Türkler var olduklarından beri her zaman Tek-Tanrı inancına sahip olmuşlardır. “Tengri” dedikleri semavi Tek-Tanrıya inanmışlardır.
    Öte yandan Türk kültüründe, Baksı ya da Kam denilen kişiler, maddi dünya kadar ruhani dünyanın, metafizik alemin de var olduğunu bilen Türkler için, doğa ruhlarıyla iletişim kuran, çeşitli medyomsal fonksiyonlar yerine getiren, hastalıkları iyileştiren, kimi zaman da kehanette bulunan, medyomsal özellikler taşıyan kişilerdi.
    Bu durum, Türklerin dini inancını Şamanizm mi yapar sizce?

    Mesela aynı şey Kızılderililer için de geçerlidir. Kızılderililer de Manitu adını verdikleri tek Tanrı inancına sahiptirler. Şamanlar onların topluluklarında büyücülük şifacılık yapan, ruhsal alemle irtibat kuran, kehanette bulunan ve dini törenleri yöneten medyomsal özellikler taşıyan kişilerdir.
    Ama sonuçta onlar da semavi bir tek Tanrıya inanırlar, başka herhangi bir şeye tapınmazlar.
    Öyle değil mi?

  4. serhat aksu yorum tarihi 18 Temmuz, 2009 14:54

    her sene yapılan türk dünyası toplantılarına kızıl derelilerde katılıyor nadide. ve kızıl dereliler kendilerinin türk olduğunu iddia etmektedir. zaten oturup manlıklı düşündüğünde seninle aynı töreye aynı alışkanlığı sahip olan senin soyundan değildirde hangi soydandır ??

  5. durmus eken yorum tarihi 18 Kasım, 2009 21:39

    herkes oldu türk,geriye kim kaldı? bi siyahiler eminimki o insanları begenmedikleri içindir. hiç düşündünüz mü bizim de biz olmadıgımızı????

  6. Necati ŞAHİN yorum tarihi 20 Kasım, 2009 17:52

    Herkesin türk olma ihitmali nedense her zaman sıkıntı yaratıyor. Bunu anlamakta zorlanımyorum. Herkes türk olmasın herkes insan olsun ama bu böyle, araştırlıyor ve sonunda Türk ırkının yeryüzünün en eski ırklarından olduğu ortaya çıkıyor. Bunu neden kabul edemiyoruz anlamıyorum. Türk olmak bu kadar sıkıntımı yaratıyor. Herkes ne olmak istiyorsa onu kabul etsin. Ama Türk olmayı bu kadar hafife almasın. Türk olmak Türk gibi düşünmek bu dünyaya zarar vermez, aksine fayda sağlar. Kültürümüzü iyi incelersek ondan utanmak yerine guru duyarız diye düşünüyorum.

  7. Aydın Ağa Alaskarov yorum tarihi 7 Eylül, 2010 16:50

    Amerikalı tarihçilerin bile bu konuda fikir beyan etmeleri pekte merak doğurur.Ey insanlar hepiniz Türksünüz adlı bir kitabında çıkması bile bizi hiç şaşırtmamalı.Ben de Azerbaycan tarihini iyice araştırıp Türklerle alakasını ortaya çıkarttım.Azerbaycan konusundaki bazı yanlış fikirleri de burda düzeltmek istiyorum.Azerbaycan 5000 seneden fazladır Türk yurdudur.Bu hakta da birçok delil vardır.Ancak şunu bilemiyorum.Türkler Sibirya kökenli ise ve Önasya’ya göç etmiş iseler Türk dilindeki Hind-Avrupa kelime benimsemeleri nerede gerçekleşmiştir ve yine eğer Öntürkler gerçektende Orta Asyalı ise Nuh tufanının şamanist versiyonu,Yecüc ve Mecüc ve bilakis kıyamet destanları Türklerde nasıl bulunuyor.Leksik benimsemelerde tüm Türk lehçelerinde de bulunması Türkler’in uzun süre Hind-Avrupa ve Sami kavimleri ile ünsiyette olduğunu kanıtlar ancak nedense Türkler hep Orta Asya’da yaşamış ve yukarda anlatılan çok astronomik tarihlerde göç etmiştir .As ve Ok halkı kalkmış göç yapmış,daha sonra medeniyetler kurmuş bazı benimsemeler kaydetmiş ve sonra yok olmuş gibi.Ondan sonrada Önasya(G.Azerbaycan,kuzey Mezepotamya’da)ortaya Türkler yaşıyıvermiş.Yeniden ORta Asya’ya göç etmiş gibi görüntü ortaya çıkıyor.Türk tarihi çok kopuk araştırılıyor.Önasya,Kafkasya ve mezepotamya’nın Türklük ile alakası hiç göz önüne alınmıyor hatta hiç bilinmiyor ancak Mısır’ın ise ne hikmetse biliniyor.Ben şunu anladım tarihimizden çok kopuk ve araştırılması çok önemli.M.ö 25 yy’da Urmu gölünün çevresinde Türk bir devlet var(Daha önce de vardır.)Kutiler,daha sonra da Alatey’de Turukiler(Alatey Urmu gölünün doğusundan Zağroş dağlarının batısını kadar ki arazi.)varlıklarını sürdürüyor.Ne kadar da bunlar Köktürklere benziyorlar?Ancak bunu bilen çok az Türk var.Kızılderili ve Mayalara gelirsek onların Hunlar ile aynı kültüre sahip olduğu anlaşılıyor.Mayalar bazı bebeklerinin başlarını sıkarak onları başlarını uzatıyormuş.Bunu da batılı bilimciler Maya tapınaklarında bulunca ve bunun yanısıra efsanevi bir iki bilgi toplayınca bu kafataslarını uzaylı kafatası olarak yorumluyorlar.Halbuki aynı olay Hunlarda da görünmektedir.Maalesef tarihimiz çok iyi bilinmemektedir.Bir Türk olarak hepimiz iyi çalışıp bunu aydınlatmamız gerekir çünkü tarihimiz başkaları tarafından benimsenip kendilerini haklı çıkarmaktalar.

  8. RT-1 yorum tarihi 28 Kasım, 2010 01:10

    ya burada bazı afedersiniz kişiler saçma sapan şeyler yazmışlar yok din arap ideolojisiymiş yok tanrı varmış ama dinin tanrıyla alkası yokmuş falan… benim en sevmediğim ve sinir olduğum şeylerden biride kendini bilmez üç beş densizin kendi ütopyalarında olaylara gerçeklere kendilerince yorumlar getirmesidir ya kardeşim sen kimsin ki dine imana yorum yapıyorsun? senin tahsilatın nedir? ne okudun? felsefeci,düşünür,filozof musun? YOK! eee? Allah Allah yaa! dinin arabı,türkü,ingilizi mi olur amip! İslam dinin peygamberi araptır.Allah böyle uygun görmüş peygamberi arap kavminden çıkarmıştır.ama yook! sizin istediğiniz şu heralde arap peygambere,Türkçe ayet,türkçe ibadet(!) sen dinin araba,ingilize indiğine dilinin arapça olduğuna bakma o ”ARAPÇA” dediğin şeylerin ne manaya geldiğine bak onları öğren.Asıl mesele orada bitiyor…

Yorum yap