103) ANADOLU BİLGELİĞİ-2

Yayin Tarihi 17 Mart, 2009 
Kategori KÜLTÜREL

ANADOLU BİLGELİĞİ – 2

image00126.jpg

Büyük şair ve Anadolu bilgesi Yunus Emre geçici zevkler yerine kalıcı sevginin önemini bakın nasıl vurguluyor:

Benim bunda kararım yok
Ben burdan gitmeye geldim
Bezirganım, metaım çok
Alana satmaya geldim.

Ben gelmedim dava için,
Benim işim sevi için
Gönüller dost evi için
Gönüller yapmaya geldim.

Dost esriği bir deliyim
Aşıklar bilir ben neyim
Devşiririm ikiliği
Birliğe yetmeye geldim.

Siz Yunus’tan sorun haber
Dost kanda ise anda var
Haberi sen gel benden al
Ben O’nu görmeye geldim.

  Yunus, “Devşiririm ikiliği, Birliğe yetmeye geldim” derken ikilikten, yani düaliteden uzaklaşıp ‘birlik, vahdet’ arayışı içinde olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca, bu arayışı tek başına değil insanlar içinde, insanlarla birlikte yapmak istediğini bildiriyor. Aynı şekilde Mevlana insanların birlik içinde olmaları gerektiğini şöyle ifade ediyor:

Beri gel, daha beri, daha beri.
Bu yol vuruculuk nereye dek böyle?
Bu hır-gür, bu savaş nereye dek?
Sen bensin işte, ben senim işte.

Ne diye bu direnme böyle, ne diye?
Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye?
Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek.
Ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye?

  Yunus, insanlar arası birlik beraberliğin karşılıklı sevgi ile gerçekleşeceğine inanıyor ve yücelme yoluna gene bu dünyada girilmesi gerektiğini savunuyor.

Hak cihana doludur
Kimseler Hak’kı bilmez
Onu sen senden iste
Ol senden ayrı olmaz.

Dünyaya inanırsın
Rızka benimdir dersin
Niçün yalan söylersin
Hiç sen dediğin olmaz.

Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.

Yunus sözünü anlarsan
Manasını dinlersen
Sana iyi dirlik gerek
Bura kimseye kalmaz.

image00210.jpg

  Anadolu şairleri sadece mistik ve manevi âlemi terennüm etmekle kalmamış, doğrudan bu dünyanın gerçekliğine duyguları ile katılarak yaşamı hissettikleri şekilde aktarmışlardır. 1785-1868 yılları arasında Toros dağlarında, Kozan civarında yaşamış olan Dadaloğlu bir Türkmen halk ozanıdır. Bakın ne diyor:

Şu yalan dünyaya geldim geleli,
Severim kır atı, bir de güzeli.
Değip onbeşine kendim bileli,
Severim kır atı, bir de güzeli.

Atın beli kısa boynu uzunu,
Kuru suratlını, elma gözlünü,
Kızın iplik iplik süt beyazını,
Severim kır atı, bir de güzeli.

Atın küçük sağrı, kalkan döşlüsü,
Kalem kulaklısı, çekiç başlısı,
Güzelin dal boylu, samur kaşlısı,
Severim kır atı, bir de güzeli.

Dadaloğlu’yum hile yoktur işimde,
Yiğit olan yiğit görür düşünde,
At dördünde, güzel onbeş yaşında,
Severim kır atı, bir de güzeli.

  Abdal Kimdir?
  Anadolu bilgeliğinde Alperen denilen hem savaşçı asker hem de şair olan kişilerin payı büyüktür. Bunların çoğu Bektaşi olup, Hacı Bektaş Veli tarafından öğretilmiş olan dürüstlük, gözüpeklik ve adalet ilkelerine sıkı sıkıya bağlı idiler. Ahlâk ve edep onlar için son derece önemli idi. Bu bakımdan düsturları: “Eline diline ve beline hakim olmayı bileceksin” idi. 1600’lü yıllarda yaşamış olan Kuloğlu Mustafa bakın kendi ilkelerini nasıl dile getiriyor:

Kimseye kemliği yoktur kasdımın
Uğruna ser vermez miyim dostumun
Hâlimizce abdalıyım postumun
“Ah-ile- aman”dan dönmeyi bilmem.

Kuloğlu der, “bir eksikli gedayım”.
Hasret bülbülüyüm, gülden cüdâyım.
Yüzüm yerde, elim göğsümde daim,
Dosta ben kem satı satmayı bilmem.

  Burada sözü geçenabdalsözü “Gönlünü Tanrıya vermiş, dünya mal-mülkleri ile ilgisi olmayan insan” demektir. Post ise mevki, makam anlamları taşır. Zira Bektaşi ve Mevlevi geleneğinde post’a oturan şeyh veya mürşit kişiyepostnişindenir. Bu yönetici bilge kişiler bir koyun postu üzerine otururlardı. Böylece diğer dervişlerden ayrılsalar da yine de yerde onlarla aynı düzeyde bulunduklarını belirtirlerdi. Onlardan yüksekte duran bir taht veya özel bir minber imal etmemişlerdir. “Gedafakir olan aşık kişiye denir. “Kem satı” ise kötü mal anlamına gelir. Yani, dosta kazık atmam, onu aldatmam, ona kötü söz söylemem anlamlarını içermektedir. Ayrıca “Dost” sözü ile Tanrı anlaşılırsa Dosta ben kem satı satmayı bilmem sözü ile “Tanrı her an aklımda olduğundan, O’nu aldatmak, yani bir yandan inançlı görünüp diğer yandan çıkar ve ego tatmini içinde olmak, aklımdan bile geçmez” demek istemektedir.

  Bu şiirde Kuloğlu Mustafa, kimseye öğüt vermiyor, kimseden daha üstün veya daha bilgili olduğunu iddia etmiyor. Tamamen kendi özünden konuşuyor ve kendi felsefi bakışını aktarıyor. Ayrıca şiiri iki anlam içeriyor. Biri yüzü maddi dünyadan, diğer yüzü manevi dünyadan söz ediyor. İşte, poetik felsefe bu tür derin anlamlar içerdiğinden, açılım ve açıklama gerektirmektedir.

Doç. Dr. Haluk BERKMEN

 

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap