413) MAFYA, KÜRESEL KAPİTALİZM VE DEVLET

Yayin Tarihi 3 Ekim, 2009 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

Mafya, Küresel kapitalizm ve Devlet

para_resimleri.jpgDünya sömürü sistemi olan küresel kapitalizm kendi bağrında taşıdığı mafyatik özü yer kürenin her yerine götürmüştür.

Gelişmiş kapitalist ülkelerde mafya yok mu?

Elbette var.

Hem de diğerlerine göre kat kat büyüğüyle var.

Örneğin, mafyanın isim babalığını yapan İtalya’da, mafya ekonomisinin büyüklüğü milli gelirin yüzde yirmisine yakın.

Milano Ticaret Odasının araştırmasına göre, mafyanın İtalya’daki yıllık cirosu yaklaşık 133 milyar dolar.

Dünya mafyasının kontrol ettiği toplam sermayenin 8,4 trilyon dolar olduğu ve bunun %70’inin ABD mafyası tarafından kontrol edildiği tahmin ediliyor.

Dünyada kara para dolaşımının ve aklanmasının sağlandığı 55 mali cennet var. Örneğin Cayman Adaları dünyanın beşinci büyük bankacılık merkezi. Bu adadaki banka ve şirket sayısı, nüfustan bile fazla. Bu malî cennetlerden yönetilen para hacminin en az 3 trilyon dolarla dünyanın toplam gelirinin yüzde 15’ini bulduğu sanılıyor.

Büyük bankalar da, off-shore bankacılığı adı verilen sistemle, hem yüksek komisyonlar karşılığı kara para aklıyor hem de bu yolla elde edilen gelirlerle mafya örgütlerini finanse ediyor. Bir dönem bu sistem Türkiye’de de  özellikle batan veya el konulan bankalarda yaşandı.

Kara para bankacılık sisteminde aklanarak dolaşıyor ve hem yasal faaliyetlere (yani kapitalizmin güya temiz para kazandığı faaliyetlere) hem de yine yeraltının finansmanına akıyor.

Kara paranın makbul yatırım araçları arasında devlet tahvilleri, hazine bonoları var. Pek çok ülkede mafya örgütleri devletin önemli borç kaynağı durumunda ve böylesi araçlar vesilesiyle hükümetlerin kısa vadeli ekonomik politikalarını belirlemede dahi etkili oluyorlar.

Tayland’da uyuşturucudan elde edilen milyarlarca dolar mafya tarafından tekstil sanayine yatırım yapılarak değerlendirilmiş durumda.

Çin mafyası kara parayı serbest bölgeye akıtıyor ve yıllık iş hacmi 200 milyar dolar civarında. Rusya’da 1300 civarında olduğu tahmin edilen, birbirlerine karmaşık ilişkilerle bağlı mafya örgütleri ekonominin yüzde 40’ını, 35-40 bin işletmeyi, en az 400 bankayı kontrolünde tutuyor.

Kimileri bu yüzden Rusya’daki sisteme “mafya kapitalizmi” diyor. Bu tanımlama gerçekliğin bir yönüne işaret etse de Rusya’da, Kolombiya’da ve daha pek çok ülkedeki mevcut sistemleri “mafya kapitalizmi” olarak niteleyenler aslında mafya ve kapitalizmin genelde nasıl iç içe geçtiğini anlamıyorlar.

Tüm bu anlatılanların ve yukarda belirtilen verilerin işaret ettiği gerçeklik, sistemin niteliği gereği oluşan ve kısaca mafya adı verilen yapıların kapitalizmin hamurunda var olduğu ve kapitalizm yıkılmadığı sürece ortadan kalkmayacağıdır.

Bugün mafya ve kapitalist devletler aynı bütünlüğün parçalarıdır ve birbirlerinden ayrılamazlar.

Yani mafya örgütlerinin faaliyetleri devletlerin engellemek isteyip de engellemeyi başaramadığı faaliyetler değildir.

Mafyaya yönelik çeşitli dönemlerde düzenlenen operasyonlarsa mafyayı ortadan kaldırmak amacıyla değil, devletin mafya üzerindeki denetimini pekiştirmek için yapılır.

Yıllardır yapılan tutuklamalara ve “çökertilen” mafya örgütlerine rağmen yeraltı faaliyetlerinin artarak sürmesi, kapitalistlerin niyetlerinin mafyayı ortadan kaldırmak olmadığının en açık göstergesidir.

Kapitalist sistemin lümpenleştirdiği ezilen kesimlerin bağrındaki öfkeyi kullanarak yine sistemi besleyen bir mecraya akıtan mafya örgütleri özellikle kapitalizmin kriz dönemlerinde popülerleşirler.

Kapitalizm kendisine yönelecek tehdidin bir bölümünü böyle kontrol etmeye çalışır. 1930’ların Amerika’sında etkinliği yükselen mafyanın bu durumu tesadüfî değildi. Bu yüzden bugün de, sefaletin ve toplumsal adaletsizliğin kırbacı altında yaşayan yoksul gençler, kurtuluşlarını, televizyon dizilerinden görerek özendikleri, delikanlılıklarıyla mafyada boy gösterebilenler gibi olarak sağlayacaklarını sanıyorlar.

Gerçek hayatta buna yeltenenlerin her birinin, sırası geldiğinde böcek gibi ezildiklerini bile bile üstelik. Sebebi de çok açık. Çünkü bugün onların yanılsamalarını dağıtacak ve mafyanın yerine onlara umut olacak başka bir güç ortada yok.

İnsanlar içinde yaşadıkları insanlık dışı toplumsal sistemi değiştirmedikçe, hiçbir şekilde kendi yaşam koşullarını da değiştiremezler.

Bu yüzden, bu toplumda var olan her türlü melanetle mücadelenin kapitalizme karşı mücadele denizine akmadıkça bir sonuç elde edilemeyeceği iyi kavranmalıdır.

Gün geçtikçe insanlığı daha büyük sorunlarla yüz yüze bırakan kapitalist sistemin ideologları ne kadar yanıltmaya kalksalar da, mafyayı da kapitalizm yaratmıştır.

Mafyasız bir kapitalizm olamaz.

Devleti mafyayla daha yoğun bir mücadeleye çağırmak devleti de mafyayı da anlamamaktır. Bilmeliyiz ki, mafyanın varlığını, iyi işlemeyen hukuk düzenine ya da ahlakı bozuk yöneticilerin rezilliğine dayanarak açıklamak masum bir yanılgının sonucu değildir. Kapitalizmin papazları, pis kokuların ayyuka çıktığı böylesi zamanlarda sistemin iyileştirilebilir olduğu yanılsamasını insanların zihninde yaygınlaştırmak için bu görüşleri dillendirmektedirler.

Yaşlı kapitalizm çürüyor ve kapitalizm dâhilinde hiçbir sorunun gerçek çözümünün sağlanamayacağı gerçeği insanlık için tek kurtuluş yolu olan bağımsızlıkçı devlet yapısı olan ihtiyacı yakıcılaştırıyor. Geçen yüzyılın başlarında şimdiki vatanseverlerin ana kaynağı antikapitalistlerin öngördükleri ikilemin bugün en somut halleriyle yüz yüzeyiz.

Kapitalizm insanlık arabasının yönünü barbarlığa doğru kırmıştır ve uçurumdan aşağı son sürat sürmektedir.

Dikkat!

Türkiye’yi de almış arabanın içine son sürat gitmekte. Türk Milleti bu arabadan inmek için mevcut hükümeti de iktidarda indirmelidir.

Miktat Algül

Gazeteci-Yazar

http://www.belturk.be/go.php?go=3371e94&do=details&return=last_news&pg=1

Paylaş:

Yorumlar

“413) MAFYA, KÜRESEL KAPİTALİZM VE DEVLET” yazisina 2 Yorum yapilmis

  1. emrullah abacı yorum tarihi 7 Nisan, 2010 21:03

    ben devletim için ölürüm kısa ve öz şerefsiz ler türkiyeyi bölmeye uğraşıyorlar ama bölemecekler izin vermeyeceğim gerekir se canımı vercam

  2. Odatv yorum tarihi 10 Nisan, 2017 12:04

    İsrail’deki ORGAN MAFYASI’nın Türkiye’deki ÜSSÜ hangi ünlü HASTANE
    Maddi durumu kötü olan kızlar…
    İsrail’de mali açıdan zor durumda olan kızların organlarını yurtdışına satmak için kandırıldığı belirtilerek İsrailli bir doktor iki yardımcı ve Yabancı (Türk) sağlık ekibi bu organ ticaretinin içinde bulunduğu ifade edildi.
    Ynet haber sitesinden İlana Kuriyel’in haberine göre; İsrail’de ailelerin şikayeti ve polislerin soruşturması sonucunda 18-20 yaşındaki kızların böbreklerini para karşılığı Türkiye’de satmak için özendirildikleri söylenerek İsrailli bir doktor iki yardımcı ve Yabancı (Türk) sağlık ekibi bu organ ticaretinin içinde bulunduğu, şüphelilerin henüz yakalanmadığı vurgulandı.
    Dün Beer- Şevalı bir aracının böbrek nakli ihtiyacı olan 40 yaşlarındaki kadınlar ile yaşları 18-20 arasında değişen kızlar için yaptığı aracılık tespit edilmesinin ardından yayınlanan haberde; sürecin tıbbi kısmının ise Türkiye’de çok ünlü bir hastanede gerçekleştirildiğine yer verildi. Ancak soruşturmanın gizliliği nedeniyle şu an o hastanenin adı henüz açıklanamıyor.
    İSRAİL- TÜRK POLİSİ İŞBİRLİĞİ İLE AMELİYAT DURDURULDU
    Haberde; İsrail polisinin şüpheli şahıslardan en merkezde olanı ile iki yardımcısının peşinde olduğu, bu şahısların kaç genç kızın böbreklerini satması için ikna ettiklerini tespit etmeye çalışıtığı belirtilerek, bu haberin İsrail Televizyonu Kanal 10’da yayınlandığını ve akabinde yayın yasağı getirildiği vurgulandı.
    Yaklaşık bir ay kadar önce ailelerden biri 18 yaşındaki kızlarının Türkiye’ye seyahat ettiğini ve orada bir ameliyat geçirerek böbreğini satacağını düşündüklerini açıkladı ve konu ile ilgili detaylara kızlarının Facebook sayfasından eriştiklerini polise bildirdi.
    İsrail polisi- Türk polisi ile işbirliği sonucu süreç ve ameliyat durduruldu, genç kız İsrail’e geri döndü. İşbirliği İsrail polisi, Ön Soruşturma masası, Negev Merkezi soruşturma bölümü ile Türk Polisi arasında gerçekleştirildi. Sözkonusu böbreği alması beklenen kadının hem Amerikan hem de İsrail vatandaşlığına sahip olduğu tespit edildi. Kadının da ABD’ye dönüş yaptığı belirlendi. Böbreğini satmaktan son anda kurtarılan genç kız ise bu kararı büyük baskı altında aldığını itiraf etti.
    İsrail ve Türk polisinin işbirliği sonucu şikayetçi aileninin dışında bir başka genç kızın ameliyatının gerçekleşmesi beklenen aynı hastahanede böbreğini sattığı da tespit edildi. Bu faaliyet sonucu adeta bir suç teşkilatı ile karşı karşıya olunduğu kanaatinin getirildiği ifade edildi (İki satıcı, alıcılar, muayane eden doktor, kızların Türkiye’ye uçuşunu organize edenler).
    Sonuç olarak da İsrail merkezinde ikamet ettiği tespit edilen şahıs ise olayları takip ettiğini ancak karşılığında para almadığını soruşturmasında dile getirdi. Şahıs polis tarafında serbest bırakıldı.
    Türk Hastahanesi ise bu ameliyatlar için her hastadan 300 bin yeni İsrail Şekeli ücret almış olduğunu ifade etti. (Yaklaşık USD 87.000.-)
    ALIŞVERİŞİN PARA KARŞILIĞI YAPILDIĞI İDDİA EDİLDİ
    Habere göre; yakalandıkları takdirde nası ifade verecekleri konusunda evvelce iyi eğitildikleri belli olan alıcı ve satıcılar bu ticaretten ve böbrek alışverişinden para alıp vermediklerini beyan ettiler. Ve bu alışverişin para karşılığı yapıldığını inkar ettiler. Ancak çaprazlamasın ayapılan sorgulamalardan alıcı, satıcı ile aracı arasında ilişkinin tespiti yapılabildi. Buna göre kızlardan birine 20 bin Yeni İsrail Şekeli (Yaklaşık USD.5.800.-) diğerine ise 20 bin dolar verildiği anlaşıldı.
    Satıcı kızlar, alıcılar ile internet üzerinden tanıştıklaırnı ve aynı zamanda da şahsen tanıştıklarını beyan etti. İlişkinin aslında manevi olarak geliştiğini ve ihtiyaç sahiplerine böbrek bağışına kadar geliştiğini belirttiler. Kendilerini ihiyacı olan bir insana yardım niyetli bir organ bağışı yapanlar olarak izah ettiler. Polislerden birinin izah ettiği kadarı ile kızlardan birinin alıcı olan 50 yaşındaki bir kadına yardım ve acıma sonucu böbreğinin birini vermeyi kabul ettiğini belirttiğini söyledi. Bu kız aslında hatalı olduğunu kabul etti ve kadın için de üzüldüğünü belirtti. Alıcı kadının bu süreç için para ödediğini de bildiğini beyan etti. Duygusal sürecin bu kararların alınmasında çok önemli rol oynadığını, sorguyu yapan poliserde kabul ve sağlık durumu bozuk olan, böbrek ihtiyacı olanlar açısından da büyük sıkıntı olduğunun da bilincinden kaçmadıklarını belirtti.
    YASA DEĞİŞTİ
    Polisin değerlendirmesine göre; merkezi şüpheli, kızların tespit edilmesinde iki kişiden daha yararlandı. Soruşturmadan sorumlu ekibin başındaki Baş Müfettiş Mazal Esterhan, olayın yerel bir örgüt işi mi yoksa uluslararası bir organ ticareti organizasyonu mu olduğunu incelediklerini söyledi. Merkezi şüphelinin polis tarafından bilindiği ancak kaçtığı bildirildi.
    İsrail yasaları, 2000 yılına kadar yaşamakta olan kişinin organlarının ihitiyaç sahiplerine bağışlanmasını akrabası olmadığı takdirde yasaklamaktaydı. 2000 yılında yapılan yasa değişikliği ile yabancı kişilerinde organ bağışı yapabilmeleri mümkün oldu. Bağışın sadece yerel yönetimler ve sağlık kurumlarının onayı ile ne bağışı yapan ne de aracılara ücret ödenmeksizin şartı ile gerçekleşmesi mümkün kılındı.
    Haberde polisteki genel kanıya göre; olay Uluslarası bir organ mafyası faaliyeti olduğu belirtildi. Merkezi Polis birimi YAMAR’da buna ”AĞ” sözcüğü yakıştırması yapmaktan kaçınıldığı ve ilk sorgulardan anlaşıldığı kadarı ile mali açıdan zorluk içinde olan genç kızların bu ağlara düşürüldükleri intibaı oluştuğu yer aldı.
    SUÇLULARA ULAŞILACAK
    Kızların mali durumunun kötülüğünden istifade edilerek yabancı bir ülkeye örneğin Türkiye’ye götürülmekte ve ihitiyaç sahibi başka kadınlara böbrek veya başka organlarının para karşılığı satıldığı belirtildi. Organlarını satmış olan kişilerin tespit edildiği, bazılarından ise son dakikada vazgeçildiği vurgulandı. Sorgunun zirvesinde olunduğu, görünüşe göre de olayın zincirleme gelişeceği ve başka isimlere, suçlulara ulaşılacağı ifade edildi.
    Soruşturma aynı zamanda İnterpol’un de yardımı ile devam ediyor ve polisin beyanında; “olaya karışanların bir kısmı tanınmaktadırlar. Önümüzdeki günlerde aktif adımlar atacağız ve bu acı olaylara dur diyebileceğiz” denildi. Negev Bölgesi Tuğgeneral Peretz Amar ”Bu sadece Güney’de değil , muhtemelen bütün ülkede olan bir durumdur. Soruşturma sonucu olay ülke geneline yayılmakta olduğu ortaya çıkmaktadır. Hatta olay uluslararası boyuttadır ve oldukça deneyimli uzman kişilerin, bu olayların arkasındaki kişilerin çok büyük paralar kazandıkalrını söyleyebiliriz. Bu insanların kazançları her hasta için onbinlerce dolardır” şeklinde konuştu. Çeviri: Rafael Sadi
    http://odatv.com/israildeki-organ-mafyasinin-turkiyedeki-ussu-hangi-unlu-hastane-2304141200_m.html

Yorum yap