11) Divanu Lügati’t Türk’te Araç Gereçlere Ait Söz Varlığı (Kap kacak ve mutfak)

Yayin Tarihi 20 Haziran, 2016 
Kategori KAŞGARLI MAHMUD VE DİVANÜ LÜGATİ'T TÜRK

DÎVÂNU LUGÂTİ’T TÜRK’TE ARAÇ GEREÇLERE AİT SÖZ VARLIĞI

image001

Türkçe 220 milyona yakın konuşuruyla dünyada yayılım alanı en geniş dillerden biridir. Türkçe gerek coğrafi gerek tarihi bakımdan zengin bir kültür mirasına sahiptir. Bu zenginlik sahip olduğu tarihi ve çağdaş metinler aracılığıyla günümüze kadar ulaşmıştır. Türkçenin sahip olduğu bu zengin kaynaklar tarihi söz varlığına ulaşmamıza da olanak sağlamaktadır. Bu anlamda Kâşgarlı Mahmud’un eşsiz eseri Dîvânu Lugâti’t-Türk Türkçenin söz varlığını tespit etmemize büyük olanak sağlamaktadır.  Bilindiği gibi Dîvânu Lugâti’t-Türk XI. yüzyıl Türk Dünyasının adeta bir fotoğrafını çekerek bizlere sunmaktadır. Bu çalışma ile o dönemde evlerde kullanılan eşyalardan giyim kuşama, savaşlarda kullanılan aletlerden kadınların süslenmede kulladıkları eşyalara, avlanırken kulandıkları malzemelerden çocukların oynadıkları oyuncaklara kadar geniş bir yelpazede Türklerin o dönemki yaşamlarına bir başka açıdan bakmak hedeflenmiştir. Araç gereç malzemeleri gündelik yaşamı yansıtmasının yanı sıra kültürel birer öğe olmaları bakımından da incelenecek ve bu malzemenin hangi alanlarda daha sık kullanıldığı tespit edilmeye çalışılacaktır.

Çalışmamızda Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün Besim Atalay’ın 2006 yılında yayımlanan 5. baskısı ile 2014 yılında Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun ile Prof. Dr. Ziyat Akkoyunlu’nun ortak çalışması olan Dîvânu Lugâti’t Türk’ün son baskısı kullanılmışrtır. İlk olarak Besim Atalay’ın Dizin (4. Cilt) çalışmasındaki araç gereç kavramlarıyla ilgili tüm kelimeler alfabetik olarak listelenmiştir. Ardından Ahmet Bican Ercilasun ve Ziyat Akkoyunlu’nun çalışmasındaki araç gereç kelimeleri ile Atalay yayınındaki madde başları mukayeseli olarak ele alınmış ve her kelimenin geçtiği yere ait bilgiler parantez içinde kaydedilmiştir. Tespit edilen farklılıklar incelenen kelimenin yanına eklenmiştir.

İncelememizde XI. yüzyılda Türklerin kullandığı araç gereçler karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Bu sayede söz konusu madde başlarında yer alan yazım farkları ile aynı madde başı için her iki eserdeki tanım farklılıkları da ortaya konmaya çalışılmıştır.

Söz Varlığı İncelemesi

Çalışmada Dîvânu Lugâti’t-Türk’te geçen araç gereçlerle ilgili kavram alanları 13 başlık altında tasnif edilmiştir. Elde edilen söz varlığı mutfak, dokuma, savaş aletleri, tarım, hayvancılık, müzik aletleri vb. başlıklar altında incelemeye tabi tutulmuş, elde edilen maddeler ayrıntılı bir şekilde listelenmeye çalışılmıştır.

Dîvânu Lugâti’t-Türk indeksinden yapmış olduğumuz tarama neticesinde eserde toplam 424 adet araç gereç ismi tesbit ettik. Bunun 106’sı kap kacak ve mutfak, 58’i savaş aletleri, 53’ü dokuma, 62’si giyim kuşam, 38’i hayvancılık, 28’i tarım, 11’i müzik aletleri, 3’ü av-avcılık, 3’ü tıp, 9’u oyunoyuncak, 16’sı mobilya, 27’si el aletleri, 10’u ise ulaşım araçları ile ilgili söz varlığıdır

İnceleme neticesinde elde edilen verileri maddeleyecek olursak;

  1. İncelememiz sonucunda kılıç kamçı, açış bukaç gibi iki isimden oluşan araç gereç adlarına yer verildiği görülmüştür
  2. 13 madde başı altında incelenen araç gereçlerin en yoğun olarak görüldüğü başlık 106 kelime ile kap kacak ve mutfakta kullanılan araç gereçler olmuştur. Onu 62 kelime ile giyim kuşam kelimeleri izlemiştir. Dokuma 53 kelime, savaş aletleri 58, hayvancılık 38 kelime ile kullanım sıklıklarının yoğunluğu ile dikkat çekmektedir
  3. Kap kacak başlığı altında incelenen aletler içinde testi, tencere, kadeh, bıçak gibi malzemeler yoğun olarak kullanılmıştır. Örneğin “tencere” anlamında aşaç, aşıç, açıç bukaç ve eşiç gibi dört farklı madde başı kullanılmıştır.
  4. 11. yüzyılda savaş malzemesi olarak en çok ok, ok temreni, yay, kılıç, hançer, mızrak, demir başlık gibi malzemelerin kullanıldığı dikkat çekmektedir.
  5. Dokuma malzemesi olarak XI. yüzyılda en çok keçe, ip, iplik, renkli ipler, çadır örtüsü, heybe, halı, kilim gibi malzemeler ile bunların işlenmesinde kullanılan yigne “iğne” kelimesi sıklıkla kullanılmıştır.
  6. Giyim kuşam başlığı altında o dönem kadınların halka, toka, halkalı tokalı kayışlar, kuşak, kemer, başlık gibi elbise malzemeleri kullandıklarını görüyoruz. Kadınların süslenmek için taç, yüzük, gerdanlık gibi takılar ile makyaj yaparken yanaklarına sürdükleri enğlik adını verdikleri kırmızı boyaya varana kadar detaylara rastlanmaktadır.
  7. Hayvancılık başlığı alında eğer, halka, tasma, yular, burunduruk, semer gibi malzemelerin sıklıkla tekrar ettiği dikkat çekmektedir.
  8. Tarım madde başında korkuluk, yaba çatal, çatal değnek, saban, elek, kalbur, değirmen, orak, balta gibi malzemeler göçebe ve yarı göçebe bir topluluk olan Türklerin o yüzyıllarda yoğun bir şekilde ziraatle iştigal ettiğini göstermektedir.
  9. Türklerin o dönemdeki sanatsal faaliyetlerini kullandıkları ut, davul, kös, def, zil gibi müzik aletlerinden izlemek mümkündür.
  10. Türklerin sadece kara hayvanlarını avlama konusunda değil sulak alanlarda da avcılık faaliyetlerini yürüttüklerini izdenğ adındaki “balık avlamada kullandıkları bir ağ”dan anlamaktayız. Bunun yanı sıra iğne ve olta iğnesi de kullandıkları av malzemeleri arasında sayılabilir.
  11. Tıp ve tedavi alanında da son derece gelişmiş aletlere sahip olan Türkler o dönemde arkaçak adında ağza ilaç akıtmak için bir çeşit alet, mil adı verilen yarayı yoklamak için kullanılan bir cihaz ile kan almak için sorgu adını verdikleri bir araç da kullanmışlardır.
  12. Çocukların dünyası olan oyun ve oyuncak kavramları için o dönemde hayli ilginç nesnelere rastlanmaktadır. Örneğin o dönemde çocuklar tepük adını verdikleri futbol oyununu çok severek oynadıklarını kaynaklardan anlamak mümkündür. Bunun yanı sıra salıncak ve topaç da o dönem ilgi gören oyuncaklar olarak karşımıza çıkmaktadır.
  13. Bugün koltuk adını verdiğimiz ve yaygın bir şekilde her evde kullanılan mobilya malzemesi o dönemde koltık şeklinde adlandırılmakta ve aynı işlevde kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra çardak, şilte, minder, sedir, döşek, yüklük gibi eşyalar da evlerde insanların gündelik hayatta kullandıkları malzemelerdir.
  14. Evlerde kullanılan el aletlerine bakıldığında süpürge, ustura, makas, anahtar, çekiç, mala, makas’ın yanı sıra XI. yüzyılda da Türklerin ütük adını verdikleri ütünün aynı işlevle o dönemde de kullanıldığını görüyoruz.
  15. Ulaşım araçları bakımından sadece karada deve, at gibi hayvanların üzerinde seyahat eden Türkler o dönemde su üzerinde de kaygık, kemi adını verdikleri kayık, gemi, tekne, sal gibi araçları yoğun bir şekilde kullanmışlardır.
  16. Bu verilerden hareketle büyük Türk dilcisi Kâşgarlı Mahmud Dîvânu Lugâti’t-Türk’te sadece Türkçenin ilk sözlüğünü yazmakla yetinmemiş, XI. yüzyıldaki Türklerin kullandıkları alet ve araç gereçleri ayrıntılı bir şekilde gözlerimizin önüne sermiştir.

 Yard. Doç. Dr. Cihan ÇAKMAK

Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü,

El-mek: [email protected]

 

Kap kacak ve Mutfak

açığlığ küp: içine konanı ekşiten küp, içinde ekşi bulunan küp. 147/8 (Atalay-IV 2006: 3). açıglıg: içine konan şeyi ekşitecek ekşisi bulunan. 85/76 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014 2014: 538).  

aftabı: kova (Oğuzca). I, 432-2 (Atalay-IV 2006: 8) /aftaba: güğüm 217/187 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 542).

agurşak: agırşak. /agırşuk: ağırşak, iğin halkası. 85/77 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 543).

anğut: içecek şeylerde kullanılan huni. I, 93-17, 93-19 (Atalay-IV 2006: 27) /añut: şarap hunisi 59/45 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 553).

aşaç: tencere (Atalay-IV 2006: 42) bk. aşıç/eşiç: tencere. 38/25, 93/86, 119/106  (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 646). 

aşıç: tencere. (Atalay-IV 2006: 43) bk. eşiç

aşıç bukaç: tencere, tava. I, 357-24 (Atalay-IV 2006: 112)/eşiç bukaç: topraktan yapılan içecek kabı ve tencere, tas ve tencere. 180/153, 207/177 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 646).

awuş: mum; balmumu (Bulgarca). krş. uvus I, 59-23 (Atalay-IV 2006: 52)/awus: Bulgar lehçesinde mum. 41/28 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 565).  

ayak: çanak, kase, kadeh. bk. çanak (Oğuzca) (Atalay-IV 2006: 53) ayax/ayak: kap, çanak, sahan, Türk kabı; kadeh. 53/38, 54/40, 99/91 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 566).

bart: su içilen bardak (Oğuzca); şarap ve benzeri akıcı nesnelerin ölçüsü. bk: yart. I, 341-4, 341-6 (Atalay-IV 2006: 70)/bart: Oğuz kelhçesinde, pişmiş toprakatn su kabı 172/148 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 575).

belik: fitil, kandil fitili. I, 267-22, 385-22 (Atalay-IV 2006: 82)/belik: kandil fitili 194/166 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 583).

bıçġu: bıçkı, bıçak. I, 13-11; II, 69-27 (Atalay-IV 2006: 88)/bıçgu: bir şeyi kesen alet, balta. 10/6, 304/251 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 584

biçek: bıçak. I, 384-23, 384-24; II, 176-2 (Atalay-IV 2006: 90)/biçek: bıçak 193/166, 238/236, 354/283 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 586).

bilegü: bileği. I, 447-19 (Atalay-IV 2006: 91)/bilegü: bileği. 225/194 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 587)

bukaç: su kabı, topraktan yapılan çömlek ve benzeri şeyler. I, 357-23, 411-1 (Atalay-IV 2006: 112)/bk. bukaç → eşiç bukaç (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 599).

bukagu: hırsızların ellerine vurulan kelepçe. I, 446-26 (Atalay-IV 2006: 112)/bukagu: hırsızlara takılan kelepçe, bukağı. 224/194 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 599).

butık: küçük testi, kırba, boduç. (Atalay-IV 2006: 120)/butık: atın ayak derisinden yapılan ve içine kımız vb. şeyler konan tulum; Kaşgar lehçesindeki tulum. 189/162 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 605).

çanak: kap kaçak (Oğuzca); çanak, tuzluk ve tuzluğa benzer ağaçtan oyulmuş kap. I, 84-19, 381-23, 381-25 (Atalay-IV 2006: 134)/çanak: ağaçtan oyulan tuzluk vb. eşya 192/164; Oğuzlarda çanak. 54/40, 192/164, 458/161 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 614).

çançu: erişte hamuru açılan oklava. I, 417-17 (Atalay-IV 2006: 135)/çançu: erişte hamurunu yayan oklava. 210/180 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 614).

çelinğ: çini; Çin’den gelme. III, 371-12 (Atalay-IV 2006: 141)

çeşkel: çanak çömlek. I, 482-17 (Atalay-IV 2006: 143)/çeşkel: Kençek lehçesinde, kanat tüyleri şeklinde burmalarla süslenmiş seramik. 242/210 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 620).

çowlı: tutmaç süzgeci. III, 442-8 (Atalay-IV 2006: 157)/çowlı: ince çubukla örülüp kepçe şeklinde yapılan tutmaç süzgeci 634/530 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 627).

çömçe: kepçe, çömçe (Oğuzca). I, 417-14 (Atalay-IV 2006: 158)/çömçe: Oğuz lehçesinde kepçe. 219/180 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 628).

çönğek: çömçe, kutu. (Çiğilce) II, 290-18 (Atalay-IV 2006: 158) / çöñek: Çiğil lehçesinde kutu, kap. 411/322 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 628).

çöp: tutmaç parçası. I, 318-24 (Atalay-IV 2006: 158)/çöp: bir şeyin çöpü ve usaresi; üzüm vb. şeylerin posası; şarap, yağ vb. şeylerin dibe çöken kısmı, tortu. 160/139, 494/396 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 628).

dülek: ağzı kırık saksı ve testi. I, 389-2 (Atalay-IV 2006: 166)/dülek: ağzı kırık saksı, testi. 195/167 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 631).

eskü: kalbur, elek. I, 129-16 (Atalay-IV 2006: 196)/eskü: kazma, külünk. 77/65 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 645).

eşiç: tencere, çömlek. bk. aşaç, aşıç krş. işiççi = çömlekçi. I, 52-8, 52-10, 166-13, 223-25, 248-28, 258-16, 313-2, 327-3, 357-24, 409-17, 411-1, 514-22, 518-5; II, 12-17, 12-23, 72-15, 78-16, 178-15, 201-4, 253-1, 333-26, 357-18; III, 142-1, 191-2, 206-19, 409-10 (Atalay-IV 2006: 197)/eşiç: tencere. 38/25, 93/86, 119/106. (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 646).

eşıç bukaç: tencere, bardak, tas. I, 357-24, 411-11 (Atalay-IV 2006: 198)/eşiç bukaç: topraktan yapılan içecek kabı ve tencere, tas ve tencere. 180/153, 207/177 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 646).

ewüsgü: savurma aygıtı. I, 13-18(Atalay-IV 2006: 209)/ewüsgü: savurmak için kullanılan alet. 11/6 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 651). 

ıwrık: ibrik. I, 99-28, 100-6; III, 131-21 (Atalay-IV 2006: 222)/ıwrık: ibrik 62/49, 63/49, 500/401 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 659).

idhiş: kadeh, kap; mal, mülk.  bk. idiş III, 131-21, 232-27 (Atalay-IV 2006: 226)

idiş: kadeh (Yağma, Toxsı, Yemek, Oğuz, argu dillerinde) tas, bardak tencere gibi her nevi kap. bk. idhiş (Atalay-IV 2006: 226)/iđiş: kadeh, kap 42/29, 500/401, 548/447 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 661).

ka: kap, akar konan kap, zarf. bk. kaça, kakaça. I, 407-11; III, 211-20 (Atalay-IV 2006: 242)/kap: kap; tulum; çuval, torba. 107/97, 332/269, 349/280 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 683).

kaça: kap. bk. ka, kakaça. III, 238-3, 238-4 (Atalay-IV 2006: 244)/kaça: kap 550/450 →kā kaça

kadhık: ağaçtan oyulmuş nesne. (Arguca) I, 382-15 (Atalay-IV 2006: 248)/kadık: tahtanın oyulmuşu. 192/164 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 675).

kakaça: içine akarlar konan kap; kapkaçak. bk. ka, kaça III, 211-22, 238-3 (Atalay-IV 2006: 252)/kā kaça: kap kacak 537/439, 550/450 → kā, kaça (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 677).

kamıç: kepçe, kaşık. krş. kamuç I, 52-10, 359-28; II, 75-9 (Atalay-IV 2006: 258)/kamıç: kepçe. 38/25, 181/154, 306/253 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 681).

kap: kap, tulum, çuval, dağarcık; zarf; anası karnında, çocuğun bulunduğu torba. I, 195-27; II, 12727, 164-16, 170-6, 218-14, 229-3; III, 77-25, 146-9, 146-10, 146-15 (Atalay-IV 2006: 262)/kāp: kap, tulum; çuval, torba. 107/97, 332/269, 349/280 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 683). 

kasuk: at derisinden yapılan tulum. I, 382-24 (Atalay-IV 2006: 276)/kasuk: at derisinden yapılan, içine süt ve kımız konulan tulumumsu kap. 192/164 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 690).

kaşık: kaşık. bk. kaşuk (Atalay-IV 2006: 277) /kaşuk: kaşık 192/165, 595/488 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 691).

kaşuk: kaşık. bk. kaşık I, 383-2, 383-4; III, 347-14 (Atalay-IV 2006: 278).

kaşıklık münğüz: kaşık yapmak için hazırlanan boynuz. I, 504-4 (Atalay-IV 2006: 277).

keçe: karpuz ve hıyara benzer şeylerin taşındığı sele ve sepet. III, 219-9 (Atalay-IV 2006: 290)/keçe: kavun, hıyar vb. şeyleri taşımada kullanılan küfe. 541/442 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 697). 

kendük: küp gibi topraktan yapılan büyükçe bir kap (Kençekçe); küp. I, 480-13 (Atalay-IV 2006: 300)/kendüg: yarım küp; tekne. 241/210 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 703).

kertük: krş. kirtik I, 478-19 (Atalay-IV 2006: 304)/kertik: ekmek ve benzeri şeyleri hesaplamak için tahtaya oyulan kertikler. 241/109 → kertük (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 705). 

kesgü: kesecek nesne. I, 13-15 (Atalay-IV 2006: 305)/kesgü: kesmek için kullanılan nesne. 10/6 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 706).

kester: saksı (Uç dilince). I, 457-13 (Atalay-IV 2006: 306)/kester: Uç lehçesinde seramik. 230/199 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 706). 

kesürgü: dağarcık, kap. I, 358-15, 490-13; III, 48-19 (Atalay-IV 2006: 307)/kesürgü~kesirgü: dağarcık, meşin torba. 180/154, 245/214, 465/369 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 707).

kezlik: küçük kadın bıçağı, kadınlar üst elbiselerine takarlar. krş. kezlik = okun kirişe dayanan yerini oymak için bıçak. I, 478-25 (Atalay-IV 2006: 311)/kezlik: kadınların kaftanlarının altına taktıkları küçük bıçak. 241/209 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 709).

kınğrak: et hamur kesilen satıra benzer büyük bıçak. krş. kınğırak. III, 382-25 (Atalay-IV 2006: 316)/kırñak: et ve hamur kesmeye yarayan satıra benzer bir kesici 611/504 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 714).

kiz: kutu, misk kutusu, taht, kürsü, sandık, kap, heybe gibi şeyler. I, 327-6; III, 318-21 (Atalay-IV 2006: 336)/kiz: misk kutusu, elbise sandığı, elbise bohçası ve saklayıp koruyan şey 164/142, 589/479 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 724).

korluk: içinde kımız biriktirilen küçük testi. bk. kurluk. I, 473-13 (Atalay-IV 2006: 382)/korluk: kımız konan tulum. 238/206 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 730).

kova: kova. (Oğuzca). I, 147-27; III, 237-21 (Atalay-IV 2006: 349)/kova: Oğuz lehçesinde kova. 85/76, 549/449 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 732).

kova: Türklerin kullandığı gemlerde atların burnuna doğru dikilen kayış. III, 237-22 (Atalay-IV 2006: 349)/kova: Türk geminin, atın burnu üstünde dik duran çıkıntısı. 549/449 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 732).  

köçürme oçak: bir yerden öbür yere göçürülebilen ocak. I, 490-26 (Atalay-IV 2006: 354)/köçürme oçuk: bir yerden bir yere taşınabilen ocak. 246/215 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 734).

ködheç: bardak, testi. (Arguca) bk. közeç I, 360-7 (Atalay-IV 2006: 355)/ködeç: Argu lehçesinde testi. 181/154 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 734).

könek: matara, ibrik, su tulumu -kırba- krş. könök I, 392-6 (Atalay-IV 2006: 360)/könek: deriden yapılan su kabı. 197/169 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 738).

körke: ağaçtan yapılmış tabak (Kençekçe). körege=şarap konulan kap; körege = kadeh, kase. I, 43020 (Atalay-IV 2006: 363-364)/körge: tahtadan yapılan tabak. 216/186 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 740).

közeç: bardak, testi. bk. ködheç (Arguca), közüç I, 360-4 (Atalay-IV 2006: 370)/közeç: testi, toprak kap. 181/154 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 743).

közegü: küskü; ateş çekmek veya aktarmak için kullanılan aygıt. I, 448-3, 448-4 (Atalay-IV 2006: 370)/közegü: tandırda ateşi karıştırma demiri. 225/194 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 743).

közüç: çömlek. bk. közeç (Atalay-IV 2006: 372)/közeç: testi, toprak kap. 181/154 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 743). 

kumgan: kova; ibrik; güğüm, gülsuyu şişesi (Türklerce). I, 432-6, 440-10 (Atalay-IV 2006: 377)/kumgan: güğüm, ibrik. 217/187, 221/190 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 746).

kurluk: içinde kımız biriktirilen küçük testi. I, 473-13 (Atalay-IV 2006: 382)/korluk: kımız konan tulum. 238/236 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 730).

küp: küp. I, 147-8, 154-17; III, 119-255, 253-2, 325-22 (Atalay-IV 2006: 399)/küp: küp. 85/76, 88/79, 494/396 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 756).

kürin: kürün, içerisinde kavun, karpuz, hıyar gibi şeyler taşınan küfe. I, 404-19 (Atalay-IV 2006: 400)/kürin: kavun salatalık vb. şeyleri taşımak için kullanılan sepet. 204/174 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 757).

lagun: ölçek gibi oyulmuş bir şey olup ayran, süt gibi şeyler içilir. I, 410-16 (Atalay-IV 2006: 404)/lagun: içinden süt, ayran vb. şeyler içilen, kile gibi oyulmuş kap. 207/177 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 760).

oçaklık titik: ocak yapılacak çamur ve benzeri olan her nesne. I, 150-7 (Atalay-IV 2006: 422).

olma: testi, çanak, çömlek. I, 130-13, 375-21 (Atalay-IV 2006: 438)/olma: testi. 77/66, 188/161 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 775).

saç: tava. III, 147-5 (Atalay-IV 2006: 478)/saç: saç. 9/5, 11/6, 33/19 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 797).

sagır: içerisine şarap konulan havana benzer söbü bir kap. I, 406-16 (Atalay-IV 2006: 481)/sagır: koni şeklinde ve havana benzeyen, içine şarap vb. konulan kap. 205/175 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 799).

sagrak: sürahi; kase; kap. I, 100-7, 468-8, 471-8 (Atalay-IV 2006: 482)/sagrak: içmek için kullanılan çamçak ve kadeh. 63/49, 235/205, 237/206 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 799).

salçı biçek: aşçı bıçağı. (Atalay-IV 2006: 485)/salçı biçek: aşçı bıçağı. 634/530 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 801).

sap: sap; kılıç veya bıçak sapı. III, 145-8, 145-11 (Atalay-IV 2006: 489)/sap: kılıç ve bıçağın sapı. 507/407 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 803).

sarım: ibrik, testi gibi şeylerden içilecek olan nesnenin süzülmesi için bu kapların ağzına gerilen ipek kumaş parçası. I, 397-21 (Atalay-IV 2006: 492)/sarım: ibrişim vb. kumaşlardan yapılan ve şarabı süzmek için ibrik, testi gibi şeylere takılan nesne. 200/171 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 805).

sarnıç: deve derisinden yapılan su tulumu; ağaçtan oyulmuş kap. I, 454-26 (Atalay-IV 2006: 495)/sarnıç: deriden veya ağaçtan yapılmış geniş kap. 228/198 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 807).

sasık: saksı (Uç şehri ve yöresi halkı -veya Sınır ve sınırın arkasındaki halk- dilince). I, 382-2 (Atalay-IV 2006: 496)/sasık: Uç şehri ve etrafındakilerin lehçesinde saksı. 192/164 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 808).

sawdıç: sepet, sele. I, 173-7, 455-4 (Atalay-IV 2006: 499)/sawdıç: dallardan örülen,  içinde meyve vb. şeyler taşınan sepet. 96/89, 229/198 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 810).

senğek: su içilen testi; ağaçtan oyulmuş su kabı (Oğuzca). III, 367-1 (Atalay-IV 2006: 505)/señek: su içilen testi ve küp. 604/496 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 814).

serk: saksı ve saksı kırıkları. I, 353-14 (Atalay-IV 2006: 507)/serk: saksı, çömlek ve onların kırıkları. 178/151 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 814).

sırlığ ayak: sırlı kase. I, 324-9 (Atalay-IV 2006: 517)/sırlıg ayak: sırla süslenmiş kase. 163/141→ sır (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 821).

sırıçga: sırça. krş. sırça I, 489-6 (Atalay-IV 2006: 517)/sırıçga: cam, sırça. 245/214 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 821).

sış: şiş, tutmaç şişi. bk. şış. I, 331-19, 331-20; III, 125-27 (Atalay-IV 2006: 519)/sīş~sış: et dizilen şiş; tutmaç yeme şişi 166/144, 497/399 → şış: kendisiyle tutmaç yenilen şiş 407/318 →sīş (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 821).

sokku: havan. bk. soku III, 226-23 (Atalay-IV 2006: 528)/soku (<sokku): dibek 545/446 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 827).

soku: havan. bk. sokku III, 226-23 (Atalay-IV 2006: 529).

susgak: susak; kendisiyle su ve benzeri şeyler daldırılarak alınan nesne (Karluki Kıpçak ve bütün göçebeler dilince). I, 470-28 (Atalay-IV 2006: 542)/susgak: Karluk, Kıpçak ve göçebelerin tamamının dilinde kendisiyle su vb. şeyler alınan nesne. 237/206 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 836).

susık: kova (bir diyelektte). I, 382-3 (Atalay-IV 2006: 543)/susık: kova. (KM: “işittiğim bir lehçede”) 192/164 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 836).

süken: eşek yükünün bir tarafında olan sepet, sele gibi şeyler, seklem. I, 403-8 (Atalay-IV 2006: 549)/sögen: yük hayvanındaki küfe. 203/173 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 830).

şış: şiş, tutmaç yedikleri şiş. bk. sış II, 282-10 (Atalay-IV 2006: 557)/şış: kendisiyle tutmaç yenilen şiş. 407/318 →sīş (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 845).

tamgalığ: bir kişilik sofra; küçük ibrik; hakanın damgası buluna eşya. bk. tamga-lık I, 527-7, 52714 (Atalay-IV 2006: 567)/tamgalık: kişiye özgü küçük sofra. 263/229 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 851).

tamgalık: küçük ibrik; bir kişilik sofra; hakanlardan başkasının yemek yememesi için damgalanmış. bk. tamga-lığ I, 527-6, 527-16 (Atalay-IV 2006: 567)/tamgalık: küçük ibrik. 263/229 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 851).

tanğ: elek (Arguva). III, 355-20 (Atalay-IV 2006: 570)/tañ: Argu lehçesinde elek. 600/491 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 852).

tewsi: tepsi, sofra. I, 423-9; III, 50-26 (Atalay-IV 2006: 610)/tewsi: tepsi, sofra. 213/183, 466/370 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 873).

tim: şarap dolu tulum. III, 136-10, 136-12 (Atalay-IV 2006: 624)/tim: içkiyle dolu tulum. 503/403 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 882).

tokurka: ibrik ve benzeri şeylerin emziği. bk. tütek I, 489-20 (Atalay-IV 2006: 635)/tokurka: fıçı ve ibrikteki emzik. 245/214 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 890).

toy eşiç: toprak tencere. III, 142-1 (Atalay-IV 2006: 642).

tulkuk: tulum, ürülmüş ve şişirilmiş tuluk. krş. tokluk, tuluk II, 289-1 (Atalay-IV 2006: 651)/tulkuk: üfürülerek şişirilmiş tulum. 410/321 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 899)

tünğşü: şamdan. III, 378-7 (Atalay-IV 2006: 671)/tüñşü: fener. 609/502 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 909).

tütek: ibrik ve benzeri şeylerin emziği. bk. tokurga. krş. tütek=çoban borusunun ağzı. I, 386-20 (Atalay-IV 2006: 678)/tütek: ibrik vb. şeylerin emziği. 194/166 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 913).

ulma: testi, çanak, çömlek. bk. olma (Atalay-IV 2006: 691)/olma: testi. 77/66, 188/161 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 775).

yart: su içilen bardak. (Oğuzca). bk. bart. I, 341-6 (Atalay-IV 2006: 753).

yasgaç: yastıgaç, hamur tahtası. bk. yası yıgaç III, 38-16 (Atalay-IV 2006: 754)/yasgaç: hamur tahtası. 461/365 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 956).

yası yıgaç: yastıgaç, hamur tahtası. bk. yasgaç III, 38-17 (Atalay-IV 2006: 755).

yerküç: tahtadan yapılmış kılıç gibi uzunca, enli bir ağaç parçasıdır; fırındaki ekmeği çevirmek için kullanılır. I, 452-9 (Atalay-IV 2006: 775).

yogrı: çanak. III, 31-21, 32-4 (Atalay-IV 2006: 796)/yogrı: çanak. 457/361, 458/361 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 979).

yogurguç: şehriye ve benzeri şeylerin açılmasında kullanılan oklağı. bk. yugurguç I, 493-19 (Atalay-IV 2006: 797)/yugurguç: erişte vb. hamurları açan oklava. 247/217 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 985).

Makalenin aslı dosya(pdf) halinde sunulmuştur: 

cihan_cakmak_divanulugatitturk_aracgerec_sozvarligi

Düzenleyen: Yılmaz Karahan

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap