10/10) MANAS’IN KURTULUŞU

Yayin Tarihi 6 Mart, 2009 
Kategori TÜRK VE DÜNYA DESTANLARI

MANAS’IN KURTULUŞU

Şarhoş yatan Manas Bozuul’un sözünü işittikten sonra kendine gelip etrafına bakındı. Bitkin düşen çoralarını görüp kuvvetini toplayarak yerinden kalktı. Bozuul, bahadırı koltuklayarak kimseye sezdirmeden atları yanına götürdü. Baymat’ın hazırladığı ata Manas’ı bindirdi, Ak-kula, sevgili sahibini görünce kişneyiverdi.

Oynayıp duran atı gören Kökçögöz bağırdı:

“Hey köpekler! Hepinizi cin çarpmış, Manas ata binip gitmiyor mu! Eyvah, öldünüz! Manas sizi gebertecek! Takibedin!”.

Kökçögöz Manas’ın boz evde kalan yay ile okunu alıp üzerine ok yağdırdı ve Manas’ın peşinden gitti.

Manas at üzerinde eskisi gibi oturamadığı için nehrin kıyısına geldiğinde oturalkaldı. Kökçögöz arkasından yetişip geldi.

Bahadır Manas hemen yerinden kalkıp Kökçögöz’den kaçtığına üzülüp Tanrıya yalvardı.

Bahadır Manas atına binerek kaçıp taşlı kayalı dar bir yola girerken Kökçögöz yayı Bahadıra attı.

Manas atıyla beraber yuvarlanarak büyük bir ardıç ağacının üzerine düştü.

Kökçögöz ardıç ağacına varıp Manas’a bakmadan o baş belasını öldürdüm diye atının başını çevirdi.

Kökçögöz gelip baktı ki, avlu alt üst olmuştu. Manas’ın kırk çorasını yer mi yuttu. Yoksa kendilerine gelip kaçtılar mı, hiç izleri yoktu. Kimse onları görmemişti. Küçük kardeşleri kırk çorayı değil, servet kapışmakla uğraşıyorlardı.

“Hey, aptallar durun! Manas’ı öldürdüm. Şimdi birimize itaat ederek iş görelim. Hanlığı bana veriniz. Manas’ın tahtına oturup, kadınını alıp, atına binip, altın dayağını alayım. Her birinize istediğini vereceğim” dedi, huyu bozuk Kökçögöz göğsüne vurarak “yarlığımı dinleyin! Han kuralını, âdetlerini bozmıyalım. Yarın atlanıp karargaha varıp Kanıkey’e söyleyin, biran evvel cevabını alın. Bana geleceğim derse yedi ay siyah giyinip yas tutayım demeden şimdi gelsin. Gelmeyeceğim derse omuzunu delelim, iyice tuzlayalım”.

Kökçögöz Manas’ın karargahına Mendibay ile Mazeke’yi gönderdi

Avlanmaya giden Sırgak ile Serek bir kula boyun geyiği takibettiler ama bir türlü avlanamıyorlardı. Her defasında attığı ok bir tarafa kaydı. Akşama kadar çok zahmetler çektiler. Bu geyik değil sanki bir belaydı. Ya da kendilerine gönderilen bir işaret mi olduğunu düşünerek yorgun bir halde Kökçögöz’ün avuluna geldiler.

Avul sanki kazılan karınca yuvası gibi altüst olmuştu. At sürülerini süren oğlan avul civarında olup bitenleri anlattı.

“Kökçögöz Manas’ı kırk çorasıyla birlikte öldürüldü. Avulunu han karargahına taşıyor.” dedi çırak oğlan.

“Manas’ın cesedi nerede, biliyor musun?” diye sordu Sırgak gözü yaşlı ağlayarak.

“Kökçögöz, Manas bahadırı Kara-Dağ’ın içinde öldürmüş diyorlar. Cesedi kayada kalmış” dedi oğlan.

Sırgak ile Serek avula tek başlarına saldırmaya cesaret edemeden, Manas’ın durumunu öğrenelim, yaşıyorsa görelim ölmüşse cesedini bulup götürelim diye koşturdular.

Toprağı oya oya basan Ak-kula’nın izi taşa bassa da belli olurdu. İki çora izi takibederek dağ geçidindeki dar yola gelerek durakaldılar. Ak-kula’nın izi buradan öteye gitmemişti, taşta kan damlası vardı. Kayanın üstünden eğilip dikkatle baktılar ki ev kadar büyük bir ardıç ağacının üzerinde Manas rengi beyaz kesilerek yatıyordu, yanında Ak-kula başını eğip duruyordu.

İki yiğit atlarını bırakıp dağdan aşağıya yuvarlanan taş gibi telaşle, Manas’a ulaştılar.

Bahadır Manas çok kan kaybetmişti, yay oku omuzundan girip, akciğerinin üst tarafına saplanmıştı. Bahadırın ölmemesini sağlayan gök ardıç ağacı idi.

İki çora Manas’a su verdiler, yarasına ilaç sürerek ayılttılar.

“Bana ne oldu?” dedi ayılan Manas gözlerini açarak Sırgak’a bakıp:

“Bahadır, öğrendiğime göre Kökçögöz kımız, bozaya zehir koymuş, kendine gelip kaçtığında peşinden takibeden Kökçögöz kendi oku ile beni vurmuş, dedi Sırgak.”

“Ey Bahadır” dedi, sözden geri kalmayan Serek “Nefis insanı bu yollara düşürür. Siz şarabı değil, şarap sizi içmiştir. Tırnak kadar bir ok değse güvercin gibi yatakalmışsın, başını kaldır, bahadır”.

Bahadır Manas üzüldü.

“Vay anasını, yalan dünya! Ya at üzerinde savaşta, ya dövüşüp okla ölmeden nefis yüzünden kötü akrabaların zehirinden kötü adla ölseydim halk ne derdi. Düşmanlar ne sevinirdi. Manas korkunç sahrada iki gün boyunca döşek üstünde başını eyere koyarak yattı, aklına bin türlü hayal geldi, yarası iyileşmedi, iki çorasının bakımıyla inleyip yattı.

Manas gözünü açmış yatıyordu, bir anda ağaçlar hışıldadı. Çırpınan ve uluyan birinin sesi duyuldu. Bahadır Manas’ın sekiz yaşındayken rastladığı ve uzun zamandan beri can yoldaş olduğu kırklar sanki hayvanları sürerek geliyor gibiydiler, arslanlar, parslar ayılar acılar içinde yatan Manas’ın yanına gelip her biri bahadıra bir ilaç sundular.

İçmesini beklediler.

Manas onların verdikleri ilaçları içtikten sonra gözlerini faltaşı gibi açtı, tamamen iyileşti ve ağrısı da kesildi yerinden fırlayarak kalktı, eskisi gibi oldu.

Manas iki çorasını şöyle dedi:

“Bahadırlar, beni kırklarım iyileştirdi. Şimdi kırk çoranın haberini alalım. Sonra halka varalım” onlar atlarına binip her yere baktılar. Rastladıklarından soruşturup kırk çorayı aramaya koyuldular.

Kökçögöz, Manas’ın karargahında Kanıkey’den cevap almaya giden yiğitlerini bekledi. Yiğitleri perişan bir halde döndüler. Kalçasına hançer yiyen Mengdibay feryat ederek:

“Bahadır Kanikey’e varıp ‘Manas öldürüldü, hanlık mevkini yad adamlara kaptırmayacağım. Kardeşimin yerine ben han olarak alacağım, dul kalan kadınını kendime alacağım, yas bitinceye kadar bekleyemem” diye bizi Kökçögöz han gönderdi, açıkça cevabını ver diye Kanıkey’e söyledik. Öfkeli kadın Kanıkey: “Kötü rüya görmüştüm. Demek bunu görmüşüm. Kökçögöz’e gitmeyeceğim, ondan göreceğimi Tanrıdan göreyim, o zamana kadar senin gibi bir kurnazı Manas’ın ruhu için geberteyim diye hançeri kalçama sapladı” dedi Mengdibay ağlayarak.

Kökçögöz Manas’ın karargahına saldırıp, han sarayını yağmalamak, halkını aç ve çıplak bırakıp zulmetmek, ondan sonra Kanıkey’le evlenip tahta oturmak istedi.

Kökçögöz avulunu Talas’a taşıdıktan sonra, Manas’ın karargahına askerleriyle beraber geldi.

Karargahtaki halk ne kımıldadı, ne de telaş gösterdi. Halk Manas’ın öldüğüne inanmadı.

“Bahadır Manas’ı hangi düşman gizlice gelip öldürebilir ki. Nasıl olur da kırk çorasının biri dahi sağ kalmaz!” sağ kalan varsa bizi bulur, bize haber verir! Dedi halkın çoğu şaşırarak.

Buna sinirlenen Kökçögöz, han karargahının malını yağmalatıp Manas’ın mülküne el uzattı. Üsön’ün sözünü dinlemedi, aksine babasına sinirlenip onu azarladı.

Kökçögöz, Ceti-Tör’deki Kanıkey’e adam gönderip “benimle evlensin, cevabını açıkca versin, yoksa iki karargahını yakarım” dedi.

Çaresiz kalan Kanıkey rüyasını yorup Manas bir boz koçun belini kırmış, ufak kızıl bir taşla koçu öldürmüştü diyerek “yetmiş gün sonra Kökçögöz alacağım derse kabul ederim” diye süreyi uzattı. O zamana kadar Manas’ın durumunu öğrenirim, bahadır yeryüzünde sağ ise haber ulaşır diye umutlanıp aracıyı geri gönderdi.

Kanıkey’in ileri sürdüğü şartı Kökçögöz kabul etmedi. Çünkü güçlüydü, kuvvetliydi.

Kökçögöz askerleriyle Manas’ın karargahını bastı, karargahtaki Çıyırdı’yı beyaz çadırından kovup ona buzağı besletti. Söz dinlemeyen Kanikey’i zorla karargaha getirtip ona gündüz koyun güttürdü, gece ona ağılda gecelemeye zorladı. Manas’ın iki kadınına Karabök ve Akılav’a saldırdı.

Halk aciz kaldı.

Manas kırk çorayı bulmak için dolaşmadığı yer, gitmediği dağ kalmadı. Sonunda arayıp tarayıp onları ormanın civarındaki iki çınarın gözünden buldu. Kırk çora yarı uyku halinde bitkin yatıyordu. Bahadır Manas onlara su içirip, ilaç verdi, geyik eti yedirerek onları ayılttı. Aslında, Közkaman’ın oğulları birbirlerine girdikleri zaman hasiyetli kırklar kırk dua ile bir günlük uzaktaki bir yere atlarıyla beraber uçurup bırakmışlardı. Akılları başlarına gelip bir çok bahadır Manas’ı görünce birbirlerine sarılıp ağlaştılar.

Kırk çoranın atları, Ak Kula’nın kişnemesini işitince onun kokusunu alıp her taraftan çıka geldiler.

Bahadır Manas kırk çorasını bulduğuna sevinip sevinçten taşları parçalayıp, biran evvel halka ulaşayım diye atının dizginini serbest bıraktı. Durup dinlenmeden doğruca Talas’a girdi.

Talas’a vardığı zaman Kökçögöz’ün kendi hazinesini, malını mülkünü, kadınlarını kardeşleri aralarında yaplaştırdığını öğrendi:

Bahadır Manas çoralarıyla beraber Kanıkey’in beyaz çadırını bularak önce avulun baş tarafına yerleşti.

Kanıkey gözyaşlarını yağmur gibi dökerek bahadıra çektiği eziyetleri anlattı. Öyle bir ağlıyordu ki, buna insan dayanamazdı.

“Altın başın kut olsun bahadır!”

“Başına felaket gelmesin! Tanrı korusun bahadır” Halk sevinçle Manas’ın sağ dönüşünü kutladı, beyaz çadıra akın etti.

Bahadır Manas Kanikey’in ve halkın derdine dinledi. Sonra Kökçögöz’ün evini yok etti.

“Manas kırk çorasıyla avula geldi, evine yerleşti” denen haberini duyan Közkaman’ın oğulları birbirlerini bıçaklayarak yok olup gittiler.

Bunların halini gören veya duyan halk Tanrı böylesini kimseye göstermesin diye dilekte bulundular.

“Tanrım adaletle kendisi cezalandırdı”

“Niyeti kötü olanın sonu böyle bitecektir.”

“Akraba laftadır, kötü akrabadan iyi komşu yeğdir.”

Bahadır Manas danışmanlarını ve yakın akrabalarını çağırıp Közkaman’ın oğullarının defin işleri hakkında onlara akıl danıştı.

“Akrabalırımın davranışı gözümü açtı. Bu olay kulağıma küpe ve hayatım boyunca unutamıyacağım bir ders oldu. İyi insan niyetini bozmaz, dünyada akılsız köpekler birleşemezler. Bunlara kılıç kaldırıp elimizi kana bulaştırmadık. Mert yaşar, köpek ölür! Bunları toprağa vermek bizim görevimiz, kardeşler” dedi Manas.

Bütün millet toplandı ve söylenenleri doğru buldular. Uzak bir yerde derin bir çukur kazıldı. Közkaman’ın oğullarının cesetleri, silahları, atları, aletleri, giysileri ve servetleriyle oraya getirildi. Üzerlerine Talas’ın ormanında toplanmış kuru ağaçlar konularak yakıldı. Ateş söndükten sonra üzerini toprakla kapıtıp sonra da taşla örttüler.

Manas kırk çorasına akıl danıştıktan sonra, Tanrıya dua edip ak boz kısrağı kurban kesti. Kanıkey adetlere göre Manas’ın eski giysilerini yoksul ve zavallı kimselere dağıttı.

“Bundan sonra kötülük gelmesin! Halkın başından felaket bununla beraber gitsin!” derviş ve bahşılar ellerindeki davulu çalıp, sıçradılar, ağılın kenarında yırtık elbiselerden kirli ve eski keçeden haydut şekli yaparak ardıç ağacıyla yaktılar, çoluk çocuğa ateşten atlattılar, beyaz çadır ardıç dumanıyla tütsülediler

 

Paylaş:

Yorumlar

“10/10) MANAS’IN KURTULUŞU” yazisina 2 Yorum yapilmis

  1. berfin kapan yorum tarihi 6 Aralık, 2010 22:49

    çok çok çok çok begendim herkese tavsiye ederim

  2. Hasan Sarıyiğit yorum tarihi 8 Eylül, 2013 10:07

    Budur dostun iyisi akrabadan yakındır.

Yorum yap